AKP’nin CHP hakkında yıllardır şehir efsanelerine çevirdiği Kara Propagandalarına verdiğimiz cevapların ilk kısmı çok büyük bir ilgi gördü.
Sosyal medyada yazımızı okuyan dostların talepleri üzerine 2. kısmı ile devam ediyoruz.
– 2. Dünya Savaşı’nda yıkılan Almanya ve Japonya yeniden kuruldu, Türkiye CHP yüzünden kalkınamadı.
– CHP, 90 yıldır ne yaptı?
– İşbankası CHP’nindir. CHP çok zengin bir partidir.
– CHP Cami yıktı.
– İnönü paraların üstünden Atatürk resmini kaldırdı kendi resmini bastı.
– Atatürk dönemi Demokrasi yoktu.
Yazımızın ilk bölümüne AKPli dostlardan bazı tepkiler geldi. Bu tepkiler 2 konuda yoğunlaşıyor.
1 ) İnönü döneminde İngiltere’de, Almanya’da Amerika’da savaş yüzünden kuyruklar karneler olsa da, Türkiye savaşa girmediği için bu kuyrukların ve karnelerin Türkiye’de olmaması gerekir.
2) 2. Dünya Savaşı ne kadar kanlı ve yıkıcı geçse de, o dönemde büyük yıkım yaşayan Almanya ve Japonya 2.Dünya Savaşının bitimiyle kendilerini tekrar inşa ettiler. Biz CHP yüzünden gelişemedik.
1. tepkiyi ayrı bir bölümde işlemeye karar verdik. TIKLAYINIZ
2. tepkideki hususu ise önceden işlemeye karar verdiğimiz için bu yazının içinde ele alıyoruz.
KARA PROPAGANDA 1 : ” 2.DÜNYA SAVASI’NDA JAPONYA’DA VE ALMANYA’DA TAŞ TAŞ ÜSTÜNDE KALMAMASINA RAĞMEN BU ÜLKELER SAVAŞ SONRASI GELİŞTİ; TÜRKİYE CHP YÜZÜNDEN GELİŞMEDİ”
Bu yalanı çürütmek için sadece yakın tarihi biraz bilmek yeterlidir.
1.yazıda da belirttiğimiz gibi dünya tarihinin gelmiş geçmiş en kanlı savaşından ülkeyi kurtararak, yüzbinlerce insanın ölmesini, sakat kalmasını belki de ülke bağımsızlığının kaybedilmesini önleyen CHP’dir.
CHP’nin ülke için kuruluş dönemi sayılan Tek Parti dönemini de sayarsanız bugüne kadar iktidarda yaklaşık 34 yıllık bir geçmişi vardır. Bunun 27 yılı Tek Parti dönemi, geriye kalan 7 yılı ise koalisyonlu ya da dışarıdan destekli dönemlerdir.
Sağ Partiler’in AKP öncesine kadar iktidar dönemleri yaklaşık 49 yıldır. AKP ile birlikte bu dönem 61 yıla çıkmaktadır.
Görüldüğü gibi ülke yönetimine genellikle hakim olan iktidar CHP değil, AKP’nin türevlerinden geldiği DP, AP, DYP, ANAP gibi partilerdir.
Bu olguyu AKPliler’in sık sık atıfta bulunduğu 2. Dünya Savaşı sonrasında Almanya’nın ve Japonya’nın tekrar kurulup genişlediği dönemlere özel olarak indirgeyip incelersek daha kritik bir tablo ortaya çıkmaktadır.
2.Dünya Savaşı 1945’te bitmiştir. 1950’ye kadar CHP Tek parti iktidarı mevcuttur. 1950’den yani bu 2 ülkenin yeniden inşa edildiği günden AKP öncesine kadar CHP ülkeyi koalisyonlarda dahil 12 yıl, Sağ partiler 49 yıl yönetmiştir.
Bu kıyaslama ve mantık ile yaklaşırsak, Japonya ve Almanya’nın yeniden kurulduğu, Türkiye’nin gelişemediği dönemlerle ilgili yargılayıcı soruyu AKPliler’in değil, CHPlilerin sorması en büyük haklarıdır.
Sorabiliriz…
Almanya’nın ve Japonya’nın kendini yeniden inşa ettiği yıllarda iktidarda Demokrat Parti, AP, ANAP,DYP olarak hep siz vardınız.
Ülkeyi niye geliştirip kalkındıramadınız?
Ama sormuyoruz…
Çünkü olayları Erdoğan gibi politik fırsatçılıkla, populizmle ve kara propagandacilikla değil, ekonomi ve tarih biliminin bulgularıyla ele alıyoruz.
CHP olarak sorumlulugumuz, toplumsal verileri gundelik popülizme ve slogancılığa kurban etmeden bilimsel dogrulukla insanlara anlatmaktir.
Japonya, Sanayi Devrimi’nin 1800ler’in ortasında Meji dönemi ile yakalamıştır. Doğu’da Sanayi Devrimi’ni ilk yakalayan ülkedir.
1800ler’deki Meji Dönemi ile sanayide büyük bir atılım yapan Japonya o yıllarda kendi gemilerini, denizaltılarını, savaş uçaklarını üretmeye başlamış, üretemediklerini satın alabilecek güce erişmiştir.
Bugün Japon araba ve elektronik devi olarak bildiğimiz bir çok marka o yıllarda savaş araç gereçleri ve silahları üreten markalardır. Japonya 2. Dünya savaşı’nda yenilip orduları lağvedilince bu şirketler araba ve eletronik üreten şirketlere dönüştürülmüşlerdir.
Japonya, 2. Dünya öncesinde Kore, Çin, Myanmar, Filipinler ve daha birçok Pasifik ülkesini işgal ederek bölgesel büyük bir kolonyel güç kurmuştur.
JAPONYA’NIN 2. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ PASIFIK’TE ULAŞTIĞI KOLONYAL GÜÇ
Almanya’da 2. Dünya savaşı büyük bir sanayi devrimi evresinden geçmiş, dev bir silah sanayi kurmuştur. Alman tankları o dönemin en üstün tanklarıdır.
2.Dünya savaşı gibi büyük bölgesel ve kıtasal savaşları bu 2 ülke o dönem dünyadaki en son model uçaklarla, gemilerle, denizaltılarıyla, füzelerle, bombalarla yapmıştır.
Hem Almanya hem Japonya dünya devleri olarak bu savaşı gerçekleştirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasındaki en büyük etken Sanayi Devrimi’ni ıskalamasıdır. Sanayi Devrimi’nin anavatanı İngiltere, buharlı gemilerle Amerika Kıtasından Avustralya’ya kadar büyük bir imparatorluk kurmuştur. Daha sonra Sanayi devrimini yakalayan Almanya ve Japonya ile dünya üzerinde Pazar savaşları başlamıştır.
Kendi aralarında savaşan bu ülkeler o dönem sanayinin, üretimin ve son model teknolojinin mimarlarıdır.
2. Dünya Savaşı bittiği zaman yıkıma uğrayan Japonya ve Almanya’ya ABD büyük krediler vererek ekonomilerini yeniden inşa etmiştir.
Sanayi üretimini ve tekniğini bilen bu iki ülke için kendini yeniden inşa etmek zor olmamıştır.
Başka bir deyişle, savaş bitiminde bir Alman ya da Japon fabrikasına dönmüş, savaş ihtimali kalktığı için terhis olan Türk askeri tekrar tarlasına, bahçesine, köyüne dönmüştür.
Aradaki iktisadi ve sosyolojik fark çok büyüktür.
O dönemin sosyolojik ve iktisadi arka planını bilen birisi için ” Japonya, Almanya kalkındı, Türkiye niye kalkınamadı ” sorusu gülünç bir sorudur.
Böyle bir soru herhangi bir nedenle kabul edilebilse bile, cevabı vermesi gereken Sag partilerin siyasi mirasını taşıdığını gururla söyleyen AKPliler’dir.
KARA PROPAGANDA 2 : ” CHP 90 YILDIR NE YAPTI? “
Bu soruyu durmadan yineleyen AKPli dostlar’a şu soruyu sormak istiyoruz.
” AKP öncesi siz neredeydiniz?
Başka bir ulkede mi yaşıyordunuz?
AKP’nin bugün ” Siyasi mirasçısıyım.” dediği DP’yi, onun mirasçısı AP’yi – DYP’yi ve ANAP’ı sizler seçip uzun yıllar iktidara getirmediniz mi?
” 90 yıldır CHP ne yaptı? ” dediğiniz dönemin büyük çoğunluğu sizlerin durmadan tabelasını değiştirdiğiniz Sağ Parti iktidarları döneminde geçmiştir.
CHP, kurulduğundan beri büyük bir çınar gibi durmaktadır.
Sağ partiler hileli iflas eden patronların yeni tabelalarla kurduğu şirketlere benzemektedir.
Geçmiş olarak sadece tabelayı astıkları güne sahip çıkmakta, daha önceden destekledikleri ya da bizzat içinde yer aldıkları Sağ partilerin enkazlarını ” 90 yıldır ne yaptı? ” diyerek CHP’ye mal etmektedirler.
Çok ilginç..
DP’nin, ANAP’ın siyasi miraslarına sahip çıkıp sorumluluklarını kabul etmemek ve başarısız politikalarını CHP’ye mal etmek !!!
Ozal’ın yaptığı barajı sahipleniyorsaniz, ülkeye büyük zarar veren ” Hayali ihracatları ” ile de yüzünüzün kızarması gerekmez mi?
Her 10 – 15 yılda bir parti kurup, ” Kutsallık” ya da ” Mağduriyet ” hikayeleriyle iktidara gelip, altına imza attığınız büyük yolsuzluklarla ve vurgunlarla yüzleşmekten tabela degistirmeyle kurtulamazsınız.
AKP öncesi dönemlerde de Menderes, Demirel, Özal, Çiller, M.Yılmaz olarak iktidara gelenler sizlerin desteklediği partiler değil miydi?
Bir soru(n) daha…
Demirel’in, o dönemki Muhafazakar gazetelerinizde takkeyle, tespihle resmini çizip 30 yıl ” Baba ” diye omuzlarda taşıdınız. Bugün ” babanıza ” küfür ediyorsunuz. Ancak bu sizin o dönemlerden sorumlu olmanızı ortadan kaldırıyor mu?
KARA PROPAGANDA 3 : ” İŞBANKASI CHP’NİNDİR. CHP ÇOK ZENGİN BİR PARTİDİR. “
İş Bankası kesinlikle CHP’nin değildir.
İktisatçı Uzman Güngör Uras’ın bu yazısının devamı için TIKLAYINIZ
Bunun da hiçbir gerçekliği olmayan büyük bir yalan olduğu belgeleriyle ortadadır. CHP’nin bir bankası yoktur, ancak AKP’nin bütün Kamu bankalarını çiftlik gibi yönetip, büyük kredi usulsüzlükleri yaptığı artık saklanamayacak bir gerçekliktir.
CHP ile İş Bankası arasında olmayan gelir ilişkisi üzerinde şehir efsaneleri yaratmak yerine AKPli dostlar’a Başbakan’ın Ekonomi Danışmanı Yiğit Bulut’un AKP’yi ateşli bir şekilde savunduğu bir dönemde yazdığı Türk bankacılığının ne hale getirildiğinin itiraf eden bu yazıyı okumayı öneriyoruz
Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ
Bankadan hiçbir geliri olmayan CHP ile uğraşmak, yerine Faiz lobisi ile mücadele ediyorum yalanı ile halkı kandırıp mevcut bankaları hiçbir hükümetin geçmişte cesaret edemediği bir sekilde Faiz Lobisi’ne peşkeş çeken ve elinde kalanını da kurduğu soygun hanedanlığı ile hortumlayan AKP’nin yarattığı acı gerçeklerle yüzleşmelisiniz.
KARA PROPAGANDA 4 : CHP CAMİ YIKTI
Bu sadece AKP döneminde değil, ondan önceki Sağ iktidarlar ve çevreler tarafından onlarca yıldır istismar edilen, kentlerden köylere kuşaklar boyu yayılan bir efsanedir.
CHP zamanındaki Cami yıkma hikayelerinden, Menderes’in yıktığı ya da sattığı camilerden, Padişah Vahdettin’in Fransızlar’a sattığı Cami iddiasına kadar araştırmacı yazar Sinan Meydan bu konuda çok kapsamlı çalışmalar yapmıştır.
Sözü direk bu önemli iddiaların yer aldığı yazılara bırakıyoruz.
Menderes Dönemi yıkılan Camilerden sadece birisi
CAMİ YALANLARINA YANIT VERİYORUM (Tek Parti, Atatürk, İnönü, Menderes ve Camiler)
MENDERES’İN TARİHİ CAMİ KIYIMI
Vahdettin hangi camileri yıktı hangi camileri sattı
Sinan Meydan’ın Vahdettin ve Menderes Dönemlerine ait Belegeleriyle Anlattığı Cami Satışları ve Cami Yıkma Hikayeleri
” Cami yıktı ” propagandası ile yıllarca muhafazakar kesimi narkozlayan AKP, iktidarında hem AVM için Cami yıkmış hem de bunun çok normal olduğunu gerekirse yol için cami yıkabileceğini açıkça belirtmiştir.
KARA PROPAGANDA 5 : İNÖNÜ PARALARIN ÜSTÜNDEN ATATÜRK’ÜN RESMİNİ ÇIKARTTI KENDİ RESMİNİ BASTIRDI
İncir çekirdeğini doladurmayacak bir kara propaganda malzemesidir.
İnönü’nün paraların üstüne resmini basması, 16 Mart 1926 tarihinde çıkan ” Elli, yüz, beş yüz ve bin liralık banknot basılır ve on yüzüne reis-i cumhur hazretlerinin resmi bulunur” hükmünün yer aldığı 3322 sayılı kararnameye dayanır. Bu yasa gereğince, 1927 yılında basılan paralara Atatürk resimleri konuldu.
Atatürk öldükten sonra Cumhurbaşkanlığına seçilen İsmet İnönü”nün resimleri bu kararname ile paraların üstüne basıldı.
KARA PROPAGANDA 6 : ATATÜRK ZAMANINDA DEMOKRASİ YOKTU
2000li yıllarda insanoğlunun ulaştığı ” Evrensel Demokrasi ve Değerler” merceğinden 1930lar dünyasına bakıp, bugünün yargılarıyla o günü değerlendirerek böyle bir sonuca varmak olsa olsa bir çeşit cehalettir.
Daha da vahimi, 600 yıl hüküm süren Osmanlı’nın hanedanlık yönetimine büyük bir kutsiyet vererek özlem duyan bir grubun böyle bir yargıda bulunması cehalette dibe vurmaktır.
Modern Demokrasi dünya tarihinde çok yeni bir olgudur. Gerçek kurum ve kurumlaşmasını son 200 -250 yıllık bir zaman diliminde yaşamaktadır.
Modern demokrasinin ortaya çıkıp kurumlaşması Sanayi devrimine paralel bir olgudur. Sanayi devrimi ile sınıfların ortaya çıkması, sınıflar arasındaki mücadeleler, feodal kimliklerin kentlere göçle çözülüp yerine bireysel kimliklerin ve aidiyetlerin önem kazanması gibi faktörler bugünkü modern demokrasinin işletim sisteminin en büyük dinamikleri olmuşlardır.
Batı ülkelerinde sanayileşmenin gelişmesi ile ortaya çıkan farklı sınıflar ve kentlerde oluşan sosyal tabakalar çıkar alanlarının farklılaşması ile büyük mücadelelere başvurmuşlardır. Bu mücadeleler sonucu emek ve sosyal haklar, kadının seçme seçilme hakları, toplumsal örgütlenme, parlamentoda temsil gibi Sanayileşme ve kentleşme dönüşümlerine bağlı olarak Batı toplumlarında ortaya çıkmıştır.
Atatürk zamanı daha çok yeni bir devletin yeni baştan inşa edildiği bir dönemdir. Atatürk’ün birincil ayrıcalığı devleti yeniden kurmak idi. Bununla birlikte Atatürk, demokrasinin ileride üzerine yeşereceği temelleri de büyük ozveriyle atmıştır.
O dönemde, gelişmiş Batı ülkeleri de dahil bütün dünyada 10-15 ülkede Parlamento var idi. Dünyanın birçok ülkesi krallıkla yönetiliyordu. Bizdeki Parlamentoyu tek parti olarak eleştirebilirsiniz. Ancak kuruluş dönemi için tek partili parlamento yadırganamayacak bir kazanımdır o dönemde. Nitekim çok partili döneme CHP’nin öncülüğünde bu parlamento üzerinden geçilmiştir.
Atatürk’ün birçok Batı ülkesinden evvel kadınlara verdiği temel haklar gerçekten bütün dünyanın takdir ettiği bir olgudur.
Batı ülkeleri tarihlerine baktığınız zaman Sanayi devrimi döneminde yoğun sınıf savaşları meydana gelmiştir.
O dönem işçiler günde 16 saat haftada 7 gün hiçbir sigorta ve emeklilik garantisi olmadan çalıştırılıyorlardı. Sanayi devrimi ilk ortaya çıktığında Batı’daki işçilerin ortalama yaşam süresi 40li yaşlara kadar düşmüştü.
Bati’da kanlı ve buyuk mucadelelerle kazanılan işçilere günde ortalama 8 saat çalışma iznini, sendikayı, sigortayı, emekliliği hiçbir büyük sınıf savaşına sahne olmadan ülkemizdeki emekçi kesim Cumhuriyet doneminde almıştır.
Bu bile demokrasi adına büyük kazançtır.
Modern Demokrasi modern zamanların yanı Sanayi ve Kent toplumlarının ürünüdür.
Osmanlı zamanında Demokrasi yoktur. Onun öncesinde de yoktur. Eski donemlerde hemen hemen bütün ülkeler kralıklarla, hanedanlıklarla yönetilmekteydi. Çünkü o dönemlerin gerçekleri ve zamanlarının ruhu buydu.
Bu yüzden “ Atatürk zamanında Demokrasi yoktu” diyenlere onların sığlığına düşerek “ Osmanlı zamanında da Demokrasi yoktu “ diye cevap vermiyoruz.
Sanayileşmenin, kentleşmenin üzerine yükselen Modern Demokrasinin inşası için devlet kurucusu olduğu dönemde ülkeyi hem ekonomik olarak sanayileştirmeye uğraşan hem de Modern demokrasinin üzerinde yükseldiği parlamentoyu kuran kadınlar da dahil olmak üzere birçok sosyal gruba haklarını veren Atatürk’e teşekkür ediyoruz.
Demokrasi zamana, ekonomiye ve koşullara göre sürekli kendini yenilemekte ve geliştirmektedir.
Amerika demokrasi temelleri üzerine kurulmuş bir ülkedir.
Thomas Jefferson, meşhur ” Bütün insanlar eşit yaratıldı.” sözünü söylediğinde 300 köleye sahipti.
Yakın zamanlara kadar siyahlara uygulanan ırk ayrımı döneminde ABD “ demokrat “bir ülke olarak kategorilendirilmekteydi.
Buradan varmak istediğim sonuç Demokrasi gelişen bir paradigmadır. Gelişim evrelerini kendi dönemlerinin ruhuyla ve koşullarıyla değerlendirmek gerekir.
Atatürk hem Sanayileşmenin, hem modernleşmenin hem de Demokrasinin temellerini kurmuştur.
Hiçbir ükeye Demokrasi kurulduğu gün gelmemiştir.